Korkusuz

Kaşıkçı Suudileri dövdü

Kaşıkçı Suudileri dövdü
Önceki gece yatmaya hazırlanırken Suudi Kral Selman’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı aradığı ve Kaşıkçı olayında ‘sergilediği örnek işbirliği’ için teşekkür ettiği açıklandı.
Bir saat sonra Selman, Mısır Cumhurbaşkanı ve Erdoğan’ın ‘düşmanı’ Sisi’yi aradı.
Bu telefonlardan on dakika kadar sonra Suudi Arabistan’dan peş peşe açıklamalar gelmeye başladı.
‘Kaşıkçı Konsolosluk’taki görevlilerle tartışıp elle kavga edince öldü’ denildi ve olayla ilgili 18 kişinin gözaltına alındığı açıklandı.
Büyük olasılıkla bu 18 kişi Türkiye’ye gelen 15 kişiyle İstanbul’dan kaçan Konsolos ve görevlerinden alınan Veliaht Muhammed’in danışmanı Kahtani ve istihbarat başkanı Asiri.
Görevden başkaları da alındı ve Kral Selman oğlu Muhammed’i bu olayı araştırmak ve istihbaratı yeniden yapılandırmak için görevlendirdi.
Hırsıza kasayı emanet etme misali!
Adam hakim ve savcıydı şimdi infaz memuru da oldu.
Yani cellat çünkü oradaki sisteme göre suçluların kafası kesilir.
Şimdi gelin birlikte şu aptalca açıklamaya bakalım.
Adamlar ayıp olmazsa ‘Kaşıkçı’nın kavga çıkardığını, konsolosluk görevlilerini dövdüğünü ve bu itiş kakış sırasında öldüğünü’söyleyecekti ama ortada ceset yok.
Oysa Prens Muhammed olaydan beş gün sonra Bloomberg’e verdiği demeçte Kaşıkçı’ın konsolosluğa girdiğini ve kısa bir süre sonra çıktığını söylemişti.
Muhammed öyle deyince Konsolos da benzer açıklama yaptı ve Rueters muhabirine konsolosluğu gezdirip dolapların içine baktırdıktan sonra ülkesine kaçtı.
Gelelim Türkiye’ye...
Olayın ertesi günü AKP’ye yakın ve Kaşıkçı’nın arkadaşı Turan Kışlakçı ‘Kaşıkçı’nın öldürüldüğünü ve 15 parçaya ayrıldığını’söykedi. AKP eski Genel Başkan Yardımcısı ve Kaşıkçı’nın nişanlısına ‘Bir saat sonra çıkmazsam haber ver’ dediği Yasin Aktay buna benzer şeyler söyledi sonra da kendisiyle çelişen açıklamalar yaptı.
Yandaş medya genel olarak Kışlakçı açıklamalarına paralel olarak cinayetle ilgili herşeyi yazdı ve anlattı.
Yeni Şafak’ta İbrahim Karagül cinayetle ilgili çok sayıda bölgesel ve uluslararası senaryo yazdı ve hepsinde Suudi Prens Muhammed, BAE, Mısır, İsrail ve ABD’yi suçladı.
Tam bu arada yani 10 Ekim’de Kral Selman Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı aradı ve ‘Suudi Arabistan - Türkiye ilişkilerinin önem ve gücüne’ vurgu yaptı.
Ama yandaş medya cinayetle ilgili detay vermeyi sürdürürken soruşturmaya paralel olarak cesedin parçaları ormanlarda aranırken Suudiler iki satırlık açıklamayı hazırlamaya çalışıyorlardı.
Adamlar herkesi kendileri gibi aptal sanıyorlar.
Batı’da ise kıyamet kopuyordu.
Başta Almanya, Fransa, İngiltere olmak üzere tüm Avrupa Prens Selman’ı hedef tahtasına koyarak Suudi Arabistan’a savaş ilan etti.
ABD’de durum hemen hemen aynıydı üstelik demokratlar yaklaşan seçimlerde Trump’ı sıkıştırmak için bu konunun üzerine gitti gidiyor.
Peki ben ne yaptım?
10 Ekim günü Sözcü’ye verdiğim demeçte “Kaşıkçı öldürülmediyse bir süre sonra Arabistan’da ortaya çıkabilir ve ‘Kraldan özür diliyorum’ der” demişim.
Aynı gün Halk Tv’de Lale Arslan’ın programında buna benzer şeyler söyledim ve ‘Suudilerin aptal olduklarını bildiğim için böylesi amatörce işler yapabileceklerini’ anlattım.
12 Ekim’de Korkusuz’da köşemde “Ya Kaşıkçı sağ olarak ortaya çıkar ya da ölüsü bir yerde bulunur.
Ya da bu dosya pazarlıkların son bulmasıyla kapanır rafa kaldırılır. Trump’ın uygun gördüğü şekilde” diye yazmışım.
17 Ekim’de yine Korkusuz’da “Üçlü trafik (Selman, Erdoğan, Trump) bu işi çözecek ve dosya kapanacak. Suçlanacak birileri bulunur ve kral hazretleri ve oğlu Muhammed kurtulur. Bunun ‘fiyatını’ da Trump belirler ve Suudi İkili rahat nefes alır. Bu iş çok karanlık, çetrefilli ve çok ilginç. ABD asla Suudi Arabistan’dan vazgeçemez geçemez” diye yazmışım.
Dönelim Suudi açıklamasına:
Prens Muhammed ‘Ben adamlara gidin Kaşıkçı’yı ikna edin getirin dedim ama onlar kişisel inisiyatifleriyle başka türlü davrandılar. Yanlış yapan da hesabını verecek’ demiş.
Elbette Muhammed bu ve diğer açıklamalarla kendini kurtarmak istiyor.
Herkes ona gidici gözüyle bakarken adam daha da güçlenecek ve şimdi kendisine muhalif herkesi temizleyecek.
ABD ve Batı buna izin verdiği ölçüde!

                         
Yarın: Kim yargılayacak?