Korkusuz

Kaşıkçı Elması

Kaşıkçı Elması
Elbette Topkapı Müzesi’nde bulunan Kaşıkçı Elması’ndan söz etmeyeceğim ama üç tahta kaşıkla takas edilen bu elmas kadar ilginç olan bir kişinin hikayesini anlatacağım.
Konumuz salı günü ülkesinin İstanbul’daki başkonsolosluğuna giren ve sonrasında kaybo­lan muhalif gazeteci Cemal Kaşıkçı.
1 Ekim 2016’da Cumhurbaşkanı Erdoğan ile röportaj yapan, iktidarda çok sayıda dostu olan, Suudi Arabistan’da reformu savunduğu için ülkesine gidemeyen, sık sık İstanbul’a gelip ve burada tanıştığı bir kadınla evlenmeye hazırla­nan Türk asıllı Kaşıkçı, Arap ve dünya medy­asının manşetinde ama bizde ilgilenen yok.
Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın çarşamba günü Kaşıkçı’nın Başkonso­loslukta olduğunu söyledi.
Önceki gün Bloomberg TV’ye konuşan Kralın oğlu Muhammed dolaylı olarak İbrahim Kalın’a yanıt vererek ‘Gelin konsolosluğu arayın’ dedi.
Arap ve dünya medyasında birçok sena­ryo anlatılıyor.
Örneğin Kaşıkçı salı günü konsolosluğa girdi ama ertesi gün konsolosluğa ait bir araçla ha­vaalanına götürüldü ve bir komiserin yardımıyla özel bir uçakla Suudi Arabistan’a gönderildi.
1979’da bir muhalif Beyrut’tan kaçırıldı sonra öldürüldü, başka bir muhalif 2014’te İs­tanbul’da öldürüldü, bir muhalif prens İtalya’dan kaçırıldı, yine bir prens Beyrut’tan Kahire’ye giden bir uçakta olduğu sırada kaçırıldı ve uçak Riyad’a indirildi, başka iki muhalif biri Fas diğeri Kuveyt hükümetleri tarafından Suudilere teslim edildi.
Başkaları da var.
Lübnan Başbakanı Hariri’nin 5 Kasım 2017’de Riyad’a çağırılıp alıkonulması, hır­palanması ve aşağılanması son örnek.
Şimdi önemli olan Ankara neden sessiz?
Arap ve Batı medyasına göre Ankara ‘ze­ngin’ Suudileri kızdırmak istemiyor.
Başka bir senaryoya göre Washington Post köşe yazarı Kaşıkçı, ülkesinin Washington Büyükelçisi Halid bin Selman’la (Veliaht Mu­hammed’in kardeşidir) görüştükten sonra 200 bin dolarlık ev almak ve TC vatandaşı olmak için İstanbul’a gelmiş ve bazı belgelerin alınması için başkonsolosluğa gitmiş.
Suudi yetkililer tüm bu detayları Ankara’ya bildirmiş ve Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan’da olduğunu söylemişler.
Hatırlayın 2011’de Ankara; başta Suudi Arabistan ve Katar olmak üzere bölgenin diğer Sünni ülkeleriyle Suriye’ye müdahale etmiş­ti. Katar eski Başbakanı Hamed bin Casim ‘Esad’dan kurtulmak için birlikte hareket ettik, 130 milyar dolar harcadık ve her şeyi Türkiye üzerinden yaptık’ demişti.
2016’da Suudi Arabistan, BAE ve Bahreyn, Katar’ı ‘Başta Müslüman Kardeşler olmak üzere İslamcı teröristleri desteklemekle’ suçladı ve bu ülkeyi işgale hazırlandılar.
Sanki bu desteği hep birlikte ver­memişlerdi!
Katar Emiri Temim, Başkan Trump’tan 15 milyar dolarlık uçak alınca şimdilik işgalden kurtuldu.
Temim’in dostu Cumhurbaşkanı Erdoğan Türk askerini Katar’a yolladı.
Erdoğan bunu yapınca Mısır Cumhurbaşkanı Sisi’nin müttefiği Suudi Arabistan ve BAE Erdoğan’a çok kızdı.
Yandaş medyaya göre 15 Temmuz FETÖ’cü darbe girişimi dahil birçok karanlık işin arkasın­da bu iki ülkenin yönetimleri var.
Örneğin PYD’ye parasal destek ve Türki­ye’deki son mali kriz.
Ama işin garip olan tarafı her iki ülkenin Türkiye’de büyük yatırımları var.
Suudi bazı yazarlar ve yandaş sosyal medya hesapları suçu Türkiye’ye atmaya çalışıyorlar.
Onlara göre Kaşıkçı başkonsolosluktan çıktı ve ortadan kayboldu.
Başkonsolosluğun ana girişini ve arka çıkış kapılarını gören en az 50 kamera var.
Hepsi çalışıyorsa Türk istihbaratı bu karmaşık sorunu hemen çözebilir ve çözmelidir.
Başkan Trump’ın Suudi Kral Selman’ı her gün aşağıladığı bir dönemde bu konu başka bir yönde gelişebilir ve Türkiye zor durumda kalabilir.
Yüzlerce kez yazdım ve anlattım:
Vahabi mezhepli Suudiler oldum olalı Osmanlıdan, Türkiye Cumhuriyeti’nden ve Türklerden nefret eder.
Körfez’in diğer kral, emir ve şeyhleri de öyle.
AKP’nin Türk toplumunu ve devletini İs­lamcılaştırma çabası bu durumu değiştirmez.
Adamlar köle.
Bu genetik sorun.
Türklerin hafızasında ‘Araplar Türkleri arkadan vurdu’ bilinçaltındaki ‘Araplar’ işte bu kral, emir ve şeyhlerdir.
Yani halklar değil.
Her ülkede ‘Gaflet, dalalet ve hatta hıyanet’ içinde olan benzer tipler bulunur.
Ürdün’ün şimdiki kralının dedelerini unutma­mak gerekir.
Hepsi İngiliz işbirlikçisiydi şimdi Ameri­kancı.
Bu adamları yakından tanıyan biri olarak hatırlatmak istedim.
2011 sonrasında saltanat ve hilafet hevesleriyle Ortadoğu bataklığına dalan AKP şimdi içeride ve dışarıda çok zorda.
Hepsinin bir tek nedeni var:
Suriye politikası.
Kurtulmak çok kolay!!

plusbanner2x