Korkusuz

İran gibi olmak!

İran gibi olmak!
Cumhurbaşkanı Erdoğan yarın dördüncü kez Putin ve Ruhani ile buluşuyor.
Dersimiz: Suriye.
Putin ve Ruhani, Esad adına konuşuyor, Erdoğan ise Suriyeli sivil ve silahlı muhalifleri temsil ediyor.
Üç lider; Amerikalıların çekilmesi ve Fırat’ın doğusundaki durum, İdlib ve çevresinde bulunan on binlerce yerli ve yabancı militanların geleceği, Fırat’ın batısında bulunan Türk Ordusu’nun konumu, Suriye’de yeni anayasayı hazırlayacak 150 kişilik kurucu meclisin çalışmaları, Adana Anlaşması’nın uygulanması ve bunun zorunlu koşulu olarak Ankara ile Şam arasında kurulması gereken diplomatik ilişkilerle ilgili önemli kararlar alacak.
Ama bu coğrafyada işler bu kadar kolay değil.
İsrail Başbakanı Netanyahu bugün Moskova’da Başkan Putin’le görüşecek.
Rusya’nın Şam’a gönderdiği S-300 füzeleri aktif hale getirildiği için İsrail uçakları artık canı istediği zaman Şam’ı bombalayamayacak.
Bugün ayrıca Varşova’da ilginç bir toplantı var.
ABD’nin çağırası üzerine bazı Batılı ülkeler, İsrail, Suudi Arabistan, Bahreyn, BAE, Kuveyt, Ürdün ve Mısır’lı yetkililer bir araya gelip ‘İran tehlikesini’ görüşecek.
Ya da İran bahanesiyle Körfez ülkeleriyle İsrail barıştırılacak.
Başkan Trump’ın damadı Yahudi kökenli Jared Kushner bu iş için bugün Varşova’da olacak.
Cuma günü 40 lider ve 50 kadar bakanının katılacağı Münih Uluslararası Güvenlik Zirvesi başlıyor.
Suriye ve Ortadoğu’yu konuşacaklar.
Burası Ortadoğu ve buranın batıklığına saplananlar ne zaman nasıl kaçması gerektiğini bilmezse asla kurtulamaz.
Kural: Her zaman manevra olanağınız olmalı.
Nereye nasıl bağlanır bilmem ama bakın size ders gibi bir hikaye anlatayım.
Temmuz 1979’da El-Bekr’i devirerek Cumhurbaşkanı olan Sünni Saddam Hüseyin 22 Eylül 1980’de ABD’nin provakasyon ve teşvikiyle yaklaşık on ay önce kurulan Şii İran İslam Cumhuriyeti’ne saldırdı.
ABD ve Sünni Körfez ülkeleri bir milyon insanın öldüğü savaşta Saddam’ı destekledi.
Sekiz yıl sonra savaş bittiğinde Saddam bu kez kendisine destek veren Körfez ülkelerine düşman kesildi ve yine ABD’nin yeşil ışığı ile 2 Ağustos 1990’da Kuveyti işgal etti.
Buna ‘kızan’ ABD kısa bir süre içinde 400 bin kadar askerini bölgeye gönderdi. 34 ülke ABD’ye destek verdi ve 660 bin asker ‘Kuveyt demokrasisini’ kurtarmak için 16 Ocak 1991’de ‘Çöl Kalkanı’ operasyonunu başlattı.
Şimdi sıkı durun:
Savaştan iki gün önce Saddam olası Amerikan hava saldırılarına karşın 33 sivil ve 117 savaş uçağını ‘düşman’ İran’a kaçırdı.
Savaşta Saddam yenildi, 36. Paralel’in kuzeyinde Kürtleri korumak için Çekiç Güç Türkiye’ye geldi, kimyasal ve nükleer silah yalanlarıyla 12 yıl süreyle Irak’a ambargo uygulandı ve Mart 2003’de bu ülke işgal edildi.Irak’ın yeniden to
parlanıp normal yaşama dönmesi imkansız değilse de çok zor.
Komşu İran ise emperyalizmin 1991 ve 2003 Irak işgal operasyonlarına destek vermedi ama Saddam’ın gönderdiği uçakların bazılarına savaş tazminatı olarak el koydu ve geri kalanlarını 2009’da iade etti.
Amerikan işgalinden sonra en kârlı çıkan ülke İran.
İran destekli Şii’ler ülkeyi yönetiyor.
İran Irak’ın her alanında çok etkili.
İran destekli Iraklı Şii milisler IŞİD’i yendi.
İran’ın desteği olmasaydı Esad direnemezdi.
İran’ın Suriye üzerinden büyük destek verdiği Lübnanlı Hizbullah, İsrail’in korkulu rüyası.
Devrimin 40.Yıldönümünü kutlayan İran Sünni bir coğrafyada tek Şii devlet olarak hiç hata yapmadan ABD emperyalizmine direniyor ve kafa tutuyor.
Bunu da hiç bir komşusunun teröristlerine destek vermeden, onlarla kavga etmeden, savaşa bulaşmadan ve her zaman pragmatik davranarak yaptı yapıyor.
Üstelik bu ülke; Afganistan, Pakistan, Türkiye, Katar, BAE, Bahreyn, Ürdün, Kuveyt, Umman ve Suudi Arabistan’da bulunan Amerikan üsleriyle kuşatılmış durumda.
Ama yine de sakin ve ne yaptığını bilen bir akılla.
Keşke şeriata dayalı değil de çağdaş ve laik bir ülke olsaydı.
Okuyup ders çıkaranlar için tarih çok eğlenceli.