Korkusuz
Can Ataklı

Hiç duymadığınız cumhurbaşkanı adayları

ACAİP YAZILAR

Hiç duymadığınız cumhurbaşkanı adayları


Resmi olarak gelecek yılın kasımında, tabii daha önce yapılması ihtimalini de es geçemeyiz, seçime gideceğiz.
İlk kez “çok yetkili” bir cumhurbaşkanı seçeceğiz milletvekilleriyle birlikte.
Muhalefette bir aday telaşı var.
İktidar kanadının böyle bir telaşı yok. Çünkü oranın adayı belli. Hatta o kadar belli ki AKP’ye oy verenler başkanın çoktan seçilmiş olduğuna bile inanıyor.
Gerçi Erdoğan kazara “ben aday değilim” dese AKP kanadı ne yapacağını şaşıracak. Muhalefete “bir aday bulamıyorsunuz?” diye sataşanlar ne yapacaklar çok merak ediyorum, çünkü Erdoğan olmazsa AKP’den bir aday bulunması çok zor.
Biz gelelim muhalefetin aday arayışına.
Herkesin aklında “herkesin oy verebileceği” bir aday var.
İyi de “bu kim” sorusuna cevap verebilen yok.
Tahminler veya yakıştırmalar var.
Örneğin CHP’de ilk beklenti Kılıçdaroğlu’nun aday olacağı yönündeydi. Ama sanki bu görüş şimdilerde biraz geriye itildi gibi geliyor bana.
Belli ki CHP kurmayları “genel başkanla seçimi kazanmanın zor olduğu” görüşündeler. Genel başkanın yetersizliğinden değil elbette bu, CHP’li olmayandan da oy alınabilmesi için “başka biri olması gerektiği” düşünülüyormuş.
Halkın arasında “adı dolaşan” bazı adaylar var. Bunların içinde “en güçlü” görünen İlhan Kesici. Hem her kesimden oy alabilir hem de güvenilir bir isim olarak görülüyor. Aday olması halinde seçilebilme ihtimalini düşük görmüyorum.
İlker Başbuğ, Yılmaz Büyükerşen isimleri de çok konuşulan isimler arasında.
İYİ Parti-Saadet Partisi ittifakı halinde Abdullah Gül’ün aday olup olmayacağı da konuşuluyor, buradaki tek sıkıntı sanıyorum “CHP blok oy vermez” inanışı. Ki zaten Gül’ün önce CHP adayını geçerek ikinci olması da gerekiyor.
Şimdi, benim de duyduğumda şaşırdığım başka isimlere geliyorum.
Çok aklı başında, siyasetle ilgili önemli bir isim “Levent Gültekin Fransa’daki Macron gibi olabilir” dedi.
Sadece durdum ve düşündüm. “Neden olmasın?”
Genç, İslamcı kesimden geliyor ama demokrasi ve hukuk konusundaki görüşleri sağlam. Yakışıklı, güzel konuşuyor, etkili fikirleri var.
Ayrıca bugün ülke yönetimine soyunan ya da önemli görev almak isteyenlerden hiçbir eksiği yok fazlası var.

25krk05a_ist_izm_ant_ank_trb

Peki, bu fikir bana bunu söyleyen kişinin “şahsi” fikri mi?
“Hayır” dedi. Bazı önemli çevrelerde konuşuluyormuş. Ayrıca sadece Levent Gültekin de değil, örneğin İsmail Küçükkaya’nın adı da zikredilmiş. Ali Koç adı da geçiyormuş, dostum “Keşke olsa, ama olacağını sanmıyorum” dedi.
Sürpriz ve bağımsız bir isim aday olur ve kazanır mı?
Hiçbir tahminim yok açıkçası. Nedeni basit; çünkü biz ilk kez bu tür bir seçim yapacağız. Bu nedenle halkın “bu mu yoksa bu mu?” türü bir seçimdeki davranış biçimini henüz test etmedik.
Bu nedenle ilk başkan seçiminde seçmenin nasıl davranacağı konusunda çok net fikir belirtmek bana çok zor gibi geliyor.

KOMİK

Pazarın duvar yazıları


Mizah yazarı İbrahim Ormancı’nın bu hafta gönderdiği aforizmaları sizlerle paylaşıyorum;
Dolar artık dört lira. İçimizdeki dolar milyonerleri zevkten dört köşe!..

* * *

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal “Metroda da birinci önceliğimiz en fazla oy aldığımız yerler olacak inşallah” demiş. Eşit vatandaşlık sizlere ömür. Ruhuna bir mevlüt mü okutsak acaba ?

* * *

Merak ediyorum. Başka gezegenlerde HAYAT KAYDIRMA var mıdır acaba?

* * *

Şanlıurfa’da eşek sütünden sabun yapmışlar. Hararetle yapanları kutluyorum. Sonuçta, eşek sütünden sabun yapmak eşek etinden sucuk yapmaktan yeğdir değil mi?

* * *

Uzmanlar yok onu yemeyin, yok bunu yemeyin diye ahkam kesiyor da benim saf halkım Çiftlik Bank gibi her numarayı yiyor.

* * *

Hakimler ve Savcılar Kurulu Danıştay Başkanı’nın mesleğe bir gün önce başlayan kızını Yargıtay tetkik hakimliğine getirmiş. Canım ne var bunda ? Atalarımız boşuna dememiş  “O kadar kusur kadı kızında bile bulunur” diye.

* * *

Kadınları kızdırmak istemem ama yuvayı DİŞİ KUŞ değil DİŞLİ KUŞ yapar bence.

* * *

Kahve içmek kilo verdiriyormuş. İyi de kahvenin yanında yediğin abur cuburlarda kaybettiğin kiloların iki mislisini aldırıyor.

* * *

Cebinde ve hazırda nakitin olmadığı halde kredi kartına yüklenip limitleri çatlatma olayına biz PARA-DOKS diyoruz.

* * *

Eğer bir gün müdür olursam çok dikkatli olmak gerek. Buyruk acısı diye bir şey var yani.

* * *

Fazla makyaj terfiye engelmiş. Külliyen yalan. Bizim işyerinde çok makyaj yapan kız patronun oğlunu kafaladı. Şimdi patroniçeliğe zıpladı!..

* * *

Allah için; mürekkep yalamış bir insan değilim. Hep klavye başındayım da ondandır.

* * *

Ekmek onun için gerçekten aslanın ağzında. Hayvanat bahçesinde, aslan terbiyeciliği yapıyor.

* * *

Şimdi Uruguay’da sefa süren Çiftlik Bank Ceosu Mehmet Aydın, bir zamanlar internette çıplak gösteren gözlük satmış. Yok yok insanları enayi gösteren bir gözlüktür o.

YENİ ÖĞRENDİM

Türkiye’ye golf için en çok İngilizler geliyor


Yanlış hatırlamıyorsam 90’lı yılların başında Antalya’da açılmaya başlamıştı ilk golf sahaları.
O tarihlerde sadece İstanbul Maslak’taki Harp Akademileri alanı içinde bir golf sahası vardı. Ama burası halka kapalıydı. Batı ülkelerinin diplomatik temsilciliklerinde çalışanlar girebiliyordu. Tabii bir de eğer varsa golfe meraklı subaylar kullanıyordu bu sahayı.
Golf sahaları ardı ardına açılmaya başlandığında ben de bir iki kez bu açılışlara katılmıştım. Golf turizminin gelişeceğine dair tahminlerimi de yazmıştım.
Golf genellikle zenginlerin sporu. Bu nedenle sayısı az olsa bile ciddi paraların kazanıldığı bir alan.
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in bir soru önergesi sayesinde Türkiye’de golf sporunun ne oranda geliştiğini öğrenme fırsatı buldum.
Golf turizmi ile ilgili soru önergesi veren Gürer, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak’a “Türkiye’ye golf oynamak için kaç turistin geldiğini” sormuş.
Bakan Bak, Türkiye’de 25 golf sahasının olduğunu belirterek, ülkemizde geçen yıl turistler tarafından 278 bin 514 adet golf raund oyunu gerçekleştirildiğini açıklamış.
Bakan Osman Aşkın Bak’ın verdiği bilgiye göre 2017 yılında, gol turizmi kapsamında 56 ülkeden 278 bin 514 yabancı turist Türkiye’ye gelmiş.
Golf oynamak için en çok turist 95 bin 627 ile İngiltere’den gelmiş. Bunu 72 bin 931 turist ise Almanya izlemiş.

ÇOK GÜLDÜM

Bu pazarın fıkraları


Ankara’dan Yıldırım Tuna sizler için bu hafta 4 fıkra göndermiş.

Reenkarnasyon

Müdür, genç elemanını odasına çağırıp “Ölümden sonraki yaşama inanıyor musun?” diye sormuş.
“Evet efendim.. Tabii ki!” diye cevaplamış delikanlı.
“Oh. Bu çok iyi” demiş Müdürü, “En azından hazırlıksız değilsin. Dün anneannenin cenazesi için işe gelememiştin ya. O da seni ziyaret etmek için dün buradan geçerken sana uğrayıvermişti!”

Maliye

Amerikan vergi dairesi IRS, takipçiliği ve acımasızlığı ile ünlüdür. “Adam öldür, vergi kaçırma” derler. Ünlü gangster Al Capone, sayısız cinayet ve soygunlarından değil, vergi kaçakçılığından ele geçirilebilmişti, aynen öyle.
IRS’in müfettişleri, aldıkları ihbarlar üzerine, bir sokakta yan yana üç işyerinin defterlerini gözden geçirme kararı almış ve patronlara tebliğ etmişler, “Yarın geliyoruz” diye.
O gece üç patron mahalledeki barda oturmuşlar, efkar içinde kafa çekiyorlar.
Birisi “Denetçiler becerecek beni” demiş, “Göreceksiniz acayip becerecekler..”
Öteki “Asıl siz göreceksiniz benim nasıl becerileceğimi” demiş.
“Of.. Offf.. Bırakın beyler..” diye lafa karışmış üçüncü.  “Denetçiler bana öyle bir geçirecekler ki..”
Tam o sırada yanı başlarında hayretler içerisinde uzun zamandır ağzı açık onları dinleyen orta yaşlı dul Bayan Mary’i fark etmişler.
“Merhaba, nasılsınız bugün Bayan Mary ” demiş aralarından birisi.
“İyiyim” demiş kadın.. Sonra utana sıkıla sormuş. “Acaba rica etsem.. Şeyy.. Ben nasıl denetlenebilirim?”

Güncel Fıkra

Günlerden bir gün biri Fransız, biri Alman, biri İngiliz bir de bizim Temel Londra’da buluşup bir bara gidip oturmuşlar, bizim Temel dışarıda eli cebinde bekliyor.. “Yahu Temel gelsene..” demiş üçü de.
“Saçmalamayın be..”  diye cevap vermiş Temel.. “Bir Avro 4.86 Lira..!”

Nasreddin Hoca’nın Meşhur Kazanı

Komşusu hocanın özene bezene sakladığı, üzeri oymalı, işlemeli antika kazanını ödünç istemiş “Bir aşure kaynatıp getireceğim” diye..
Günler geçmiş, haftalar geçmiş, aylar geçmiş.. Ne komşu var ortada, ne kazan.
Sonunda bir gün komşu elinde kazan hocanın kapısını çalmış.
Çalmış da.. Kazan kazanlıktan çıkmış.. Bütün kalayları dökülmüş.. Bir sapı kopmuş.. Oraya buraya çarpmaktan eğri büğrü olmuş.. En beteri de, dibinde kocaman bir delik..
Komşu öbür elindeki küçük ve yeni tencereyi hocaya uzatmış, sırıtarak.. “Hocam” demiş, “Bak.. Senin kazan doğurdu..”
Hoca “Doğurur tabii hayvan herif ” diye öfke ile bağırmış “Baksana.. Kazanın ırzına geçmişsiniz.”