Korkusuz
Ümit Zileli

Ey halkım korkak mısın?!..

“Türk halkı korkak...  Türk aydını korkak.. Bu korkaklık sürdükçe daha çook acılar yaşanır!..”
Gülmece yazınının büyük ustası Aziz Nesin, Sivas Madımak Oteli’nde 35 canın,  devletin gözleri önünde diri diri yakılarak katledilmesinin ardından yüzünde acı bir tebessümle söylemişti bu sözleri...
Biz korkak mıyız?.. Siz, evet siz halkım ... İyice düşünün .. Korkak mısınız?!.. Sizler, kendine “aydın” sıfatını yakıştıranlar... Geçmişte yaptıklarınızı, yazdıklarınızı, konuştuklarınızı bir kez daha getirin gözlerinizin önüne .. Korkak mısınız?.. Bir  kez daha yüksek sesle soruyorum:
-Ey halkım, korkak mısın?!..
Maalesef ey halkım, yalnızca korkak değilsin.. Aynı zamanda fena halde unutkansın!. Korkaklığın unutkanlığını körüklüyor, unutkanlığın korkaklığını besliyor .. Bir kısır döngü içinde biteviye bocalıyorsun.. Sen canını alanlardan seni acımasızca sömürenlerden, yoksulluğun dipsiz kuyusuna itenlerden, karanlığın uşaklarından ve onların kapısına bağlı eli silah tutan, eli kalem tutan köpeklerden korkuyorsun. Korktuğun için unutuyorsun .. Unuttuğun için aynı acıları bir daha, bir daha, bir daha yaşıyorsun.
-Ey halkım, ne yazık ki sen bunu hep yapıyorsun!..
Ne denli acı gelirse gelsin haklı olduğumu, 1 Temmuz Salı gecesi Kent TV için hazırladığım “Dönemeç” programında bir kez daha anladım!.. Sivas Katliamı’nın konu edildiği programın açılışında Pir Sultan Abdal Kültür Dernekleri Genel Başkanı Murtaza Demir’in şu sözleri “korkak unutkanlığımızı” son derece net biçimde ortaya koyuyordu;
-Sizlere teşekkür etmek istiyorum. Sivas Katliamı’ndan bu yana ilk kez görüşlerimizi, düşüncelerimizi ve gerçekleri kamuoyuna iletebileceğimiz bir programa katılıyoruz...
İçim burkuldu ey halkım, utandım!..

Derinlere gömülen katliam!..


Düşünün, 4 yıllık süre içinde bu aşağılık, bu bilinçli, bu planlı katliama maruz kalanlar onlarca televizyon kanalında yüzlerce programdan birine bile katılamamış. Nasıl hunharca, nasıl kalleşçe yakıldıklarını anlatamamış!..
Televizyonlar susmuş .. Bir ikisi dışında gazeteler susmuş .. Bazı bireysel çıkışlar dışında aydınlar susmuş.. Hatta “aydın” sıfatını taşıyan bazıları “Karanlığın uşakları” na arka çıkmış. Demokrasi adına demokrasinin cellatlarına destek vermiş.
-İnsanlık susmuş ey halkım “korkak unutkanlığımız” yeni bir zafere imzasını atmış!..
O televizyon programında gencecik bir kız daha vardı .. 2 Temmuz 1996 tarihinde, katliamın 3. yıldönümünde Cumhuriyet Gazetesi’ne yazdığı “Şair kanı ağır yüktür” başlıklı yazısıyla “korkak unutkanlığımızı” bir tokat gibi yüzümüze çarpan Zeynep Altıok vardı. Babası şair Metin Altıok’u o acımasız katliam da yitiren Zeynep, dimdik ayakta, sessizce haykırıyordu:
-Ben babamı kaybetmedim sizler geleceğinizi kaybettiniz!..
Yürekli insanların varlığını duyumsamanın hazzını yaşadım ey halkım, ama senin adına bir kez daha kahroldum!..
Sonra, çok ama çok fazla olduğuna inandığım o namuslu, o yiğit insanlarla birlikte yüreğimin taa derinlerinden bir kez daha söz verdim:
-Asla unutmayacağız.. Asla affetmeyeceğiz.. Asla acımayacağız!..
Sende bu yemine katıl ey halkım günahlarını affettirmek istiyorsan,  başın dik, insanca yaşamak istiyorsan katıl!..

25 yıl sonra değişen hiçbir şey yok!..


Yukarıdaki haykırış, Sivas Katliamı’nın dördüncü yılında kaleme alınmıştı…
Taa o zamanlarda bile toplumun bu insanlık dışı barbarlığı unutması, hiç olmamışcasına en derinlere gömülmesi için çalışıyordu birileri…
Dün, katliamın 25. yılıydı… O “birileri” yine iş başındaydı! Gazete görünümlü paçavralarında “Sivas mağduru” dedikleri katillere “yeniden yargılama” istiyorlardı!.. 33 aydına ve 2 görevliye mezar olan Madımak Oteli artık “Sivas Bilim ve Kültür Merkezi” tabelasını taşıyordu, iyi mi!.. Devlet 2011 yılında hizmete açmıştı…
-Sivas’ta artık Madımak Oteli’ni hiç kimse hatırlamıyordu!..
Tarih Baba’nın kara kaplı defterinin utanç sayfalarına kanla, ateşle nakşedilmiş Sivas Katliamını sözde unutmuştuk!..
-Tarihin ve insanlığın yüzümüze defalarca çarpacağı zamana kadar!..

sozcu-banner-1