Korkusuz

El-Fatiha

El-Fatiha
Gelecekle ilgili karanlık tablolar çizdiğimde eşim bana ‘Kara bulut Hamdi’ der.
2011 yani ‘Arap Cehennemi’nden bu yana bölgenin ve Türkiye’nin bu hale geleceğini yüzlerce kez yazdım ve anlattım.
Özellikle Ayşenur Arslan’la Halk Tv’de yaptığımız programlarda.
Ya da katıldığım toplantılarda yaptığım konuşmalarda.
Her seferinde ‘Karanlığın da daha karanlığı gelecek’ demişimdir.
Dedim ve bunun nasıl olacağını çok mahrem konulara girmeden anlattım.
Belki de bunun için tutuklandım.
Şimdi durum ortada.
Bundan sonrası için durum çok daha sevimsiz.
Yani karanlık.
Her alanda, her konuda hem de içerde ve dışarda.
Önce muhalefete bakalım:
Kurultay kargaşasında CHP’de , CHP’li vekil dostumun deyimiyle ‘Akıl tutulması devam ediyor’.
Böyle giderse CHP’nin ruhuna ‘El-Fatiha’.
İYİ Parti, İYİ Partili bir dostumun deyimiyle ‘bundan böyle iflah olmaz’.
Çok çarpıcı detaylar var.
Bundan böyle yalnızca Cumhurbaşkanı Erdoğan olacak.
O da devleti, toplumu ve sistemi kendi  politik ve ideolojik tercihine göre dizayn ediyor.
O ne derse olur ve olacak.
İç ve dış politikada.
Şimdiye kadar olduğu gibi.
16 yıldır.
CHP, Erdoğan ve AKP’yi durdurmak için hiçbir şey yapmadı, yapmıyor ya da yapmak istemiyor.
24 Haziran gecesinde olanlar herşeyi açıklıyor.
Anlaşılması çok zor karanlık noktalar söz konusu.
Konuşulanlar gerçek çıkarsa felaket.
Durum böyle olunca umutlar tükendi insanlar hiçbir şeyi umursamaz oldu.
Bu ise gelecek açısından en tehlikeli durumdur.
Erdoğan ve AKP ne yaparsa yapsın insanlar tepkisiz.
Medya ve sosyal medya klasik olarak olumsuzlukları yazıp çizmekle yetiniyor.
Harekete geçmek için hiç kimsenin niyeti yok.
Son seçimde AKP’ye oy veren insanlar (% 42.5) Cumhurbaşkanı Erdoğan ne yaparsa yapsın arkasında duruyor ve muhalefetin hiç bir söylemine inanmıyor.
Yandaş medyanın mucizevi başarısı.
Sosyal ve psikolojik olarak irdelenmesi gereken çok önemli bir konu.
Belki de dünyanın hiçbir ülkesinde bu denli umursamaz ve tepkisiz bir toplum yokturdur.
Birçok Arap ülkesinde bile (Geçen ay Ürdün’de) ekmeğe, benzine ve temel gereksinimlere zam yapıldığında ya da vergiler artırıldığında kıyamet kopuyor ve halk sokaklara dökülüyor.
Burada bırakın zam ve yeni vergileri iktidar ne yaparsa yapsın insanlardan çıt yok.
Konuşmanın dışında.
İddia ediyorum dolar 10 lira olsa bile toplumdaki garip tepki yani tepkisizlik aynen şimdiki gibi devam eder.
Türkiye ne olur işte o başka bir konu.
Belki Rahip Brunson’ı konuşmaya devam eder.
Ya da Çin Seddi’ni bilmeyen kadını.
Ya da tarikat liderlerinin saçmalıklarını.
Ne yapılır bilemiyorum.
Artık herkes var olan durumdan sorumlu.
Yani herkes suçlu.
Kimse kusura bakmasın ama her şeyi tersine çevirebilecek bir mucize olmazsa belki de bu durumu Nazım Hikmet’in o harika dizeleriyle anlatabilirim.
Akrep gibisin kardeşim, korkak bir karanlık içindesin akrep gibi.
Serçe gibisin kardeşim, serçenin telaşı içindesin.
Midye gibisin kardeşim, midye gibi kapalı, rahat.
Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim.
Bir değil, beş değil, yüz milyonlarlasın maalesef.
Koyun gibisin kardeşim, gocuklu celep kaldırınca sopasını sürüye katılıverirsin hemen ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye.
Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani, hani şu derya içre olup deryayı bilmiyen balıktan da tuhaf.
Ve bu dünyada, bu zulüm senin sayende.
Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak kabahat senin, demeğe de dilim varmıyor ama kabahatın çoğu senin, canım kardeşim
AMİN!

plusbanner2x