Korkusuz
Ümit Zileli

Cumhuriyete dair ne varsa tahammülsüz bir Başkan!..

Enteresan bir TBMM Başkanı’na sahibiz, adı İsmail Kahraman...
Örneğin, başında bulunduğu Meclis’in tarihini anlatan kitap basılır, içinde Abdülhamit’in adı geçer, TBMM’nin kurucusu Atatürk’ün adı geçmez!.. Çanakkale Zaferi kutlanır, Mustafa Kemal içinde yoktur!..
Cumhuriyet’ten bahis açıldığında “Misak-ı Milli sınırları içinde hapsolduk” diye ah, vah eden yine bu Meclis Başkanı’dır!.. Türkiye’nin “tapu senedi” Lozan’dan hiç hazzetmez, “milyonlarca metrekare toprak kaybettik” diye dövünür. Pek sevdiği, adına sempozyumlar düzenlediği 2. Abdülhamit’in kaybettiği “1.5 milyon metrekarelik” toprak kaybına ise hiç değinmez!..
İlerici, devrimci, solcu sözcüklerinden tiksinti duyar; örneğin Latin Amerika’nın devrimci kahramanı Che Guevara’nın resmi bulunan tişörtleri giyen liseli gençleri görünce, kırmızı görmüş boğa misali kızgınlıktan köpürüp şöyle der:
-Güney Amerika’da faaliyette bulunan bir eşkıya benim liseli gencimin yakasında, göğsünde olamaz, olmamalı!..
Laiklik mesela, en büyük takıntılarından biridir; laik Türkiye Cumhuriyeti’nin TBMM Başkanı İsmail Bey, şu sözleriyle tarihe geçmiştir:
-Yeni anayasada laiklik olmamalı!
Peki ne olmalıdır kendisince? İstediği pek bellidir ancak o kadarını söyleyememiş, zaten gelen tepkiler üzerine de “ben öyle demek istemedim”diyebilmiştir!..
Kısacası, muhterem Meclis Başkanı’nın kitabında, öyle Atatürk, Cumhuriyet, Lozan, laik, ilerici, solcu, devrimci sözcükleri katiyen yer almaz, ifrit olur!..
Ancak söz konusu olan Fesli Kadir benzeri cumhuriyet düşmanları olduğunda koşarak hastane ziyaretine gider, bu gibi tipler verdiği yemek ve davetlerin başköşesinde hazır ve nazırdır!..
-Meclis Başkanı’nın yaptıkları ve söyledikleriyle profili budur!..

Kimdir bu muhterem zat?..


Kahraman’ın bir de geçmişi vardır tabii...
Tarih 7 Eylül 1967.. Yeni Adli Yıl’ın açılış töreninde dönemin Yargıtay Başkanı İmren Öktem şunları söylüyordu:
-Türkiye’de bir İslam Devleti ve hilafet rejimi kurmak, Türk Milleti’ni dini esaslara dayanan bir hukuk düzenine sokmak isteyen ve bunun için gizli ve açık çalışan mistik hezeyan halindeki bir avuç meczub, ruh hastası veya, dini kazanç metası haline getirmiş kimseler, saf ve cahil yurttaşın en temiz varlığını, itikadını, imanını geçim vasıtası yapmış bezirganlar, bir takım hurafeleri dini esaslar gibi göstermeye kalkan ve bu suretle halkı uyuşturan kökü dışarıdaki yurt düşmanları daima hüsrana uğrayacaklardır!..
Dinci bezirganlar, Öktem’in bu söylediklerini hiç unutmadı. Yargıtay Birinci Başkanı olarak görev yaparken 1 Mayıs 1969’da vefat etti. Dönemin Milli Türk Talebe Birliği (MTTB) “Dinsiz Öktem’in cenaze namazı kılınmasın” kampanyası başlattı. 3 Mayıs’ta Ankara Maltepe Camii’nde yapılan cenaze töreni ise yobazlar tarafından basıldı. İmam cenaze namazını kılmak istemeyince, orada bulunan bir avukat kıldırdı namazı!.. Olaylar o kadar büyüdü ki, cenazede bulunan İsmet İnönü’yü korumak için Tuğgeneral Nabi Alpartun silahını çekmek zorunda kaldı! İnönü’nün olaylardan sonra söylediği şu sözler ise tarihimize kazındı:
-Bu yaşanan ikinci 31 Mart vakasıdır!..
Dönemin MTTB Başkanı İsmail Kahraman’dı!..

Kadının adı yok!..


Tarih 16 Şubat 1969...
Gençlik örgütleri Boğaz’a demirleyen ABD 6. Filosu’nu protesto etmek için Taksim’de toplanıyordu... Diğer tarafta ise “komünistlere savaş açıldığını” ilan eden dinci yobazlar, Amerikan 6. Filosu’nu protesto eden gençlere gereken dersi vermek için toplanma çağrısı yapmıştı!..
16 Şubat günü, devrimci gençlerin yürüyüşü taşlı sopalı kara kalabalık tarafından saldırıya uğradı. Güvenlik güçlerinin uzaktan izlediği saldırıda Ali Turgut Aytaç ve Duran Erdoğan adlı gençler bıçaklanarak öldürüldü...
Demokrasi tarihimize “Kanlı Pazar” olarak geçen olayın başını ise yine Milli Türk Talebe Birliği çekiyordu...
-MTTB başkanı ise İsmail Kahraman’dı!..
Kahraman uzun yıllar sonra, Refahyol Hükümeti’nde Kültür Bakanı olarak görev yapmıştı. Aynı dönemin gazeteleri onu şöyle tanımlıyordu:
-Emlak kralı bakan!..
Kültür Bakanı Kahraman şirketinin yaptığı apartman dairelerini “bekara vermeme” ve ““Altın karşılığı” kiralama modeliyle öne çıkıyordu!..
Neyse, kısaca geçmişini incelediğimiz bu muhterem zat, TBMM’nin Çanakkale Şehitlerini Anma Etkinliğine katıldı. Devlet Tiyatroları’nın 3 gün provasını yaptığı gösteriye 1 saat kala kadın oyuncuların sahneye çıkması engellendi, iyi mi!.. Gerekçe neydi peki?..
-Karar İsmail Kahraman’ın talebiyle alınmıştı!..
Böylece sahne düzeni tamamen değiştirildi. Sahneye yalnızca erkek oyuncular çıktı. Ancak küçük bir sorun vardı; gösteri bir bütündü ve kadınların da bu gösteri içinde replikleri vardı. Erkeklerin, kadınlar olmaksızın söyledikleri hem eksik hem de komik olacaktı!..
Ona da çare bulundu; kadın oyuncular seyirci koltuklarının yanındaki, koridora inen basamaklara konuşlandırıldı!.. Böylece kadınlar Kahraman’ın gözünün önünden çekilmiş oldu...Böylelikle Şehitleri Anma Günü erkek erkeğe kutlanmış oldu!..
-Aslansın sen Kahraman (Erkek aslan tabii!)