Korkusuz
Can Ataklı

Çocuklar bu kadar korkmayın şu 747’yi bir güzel anlatın bize

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Çocuklar bu kadar korkmayın şu 747’yi bir güzel anlatın bize


Artık çok rahat söyleyebilirim.
Türkiye’de gazetecilik öldü.
Öldürüldü.
Sormak, sorgulamak, araştırmak, eleştirmek, fikri takip tarihe gömüldü.
Hiç mi yapan kalmadı?
Elbette var, olmaya da devam edecek ama etkisi çok azaldı.
Bir elin parmaklarını geçmiyor sayıları artık.
Zaten onların çalışabildikleri medya organlarının sayısı da bir elin parmakları kadar, onlar da binbir çeşit maddi baskı altında ancak yaşamaya çabalıyor.
Tamamı iktidarın kontrolüne giren medya ise artık propaganda araçlarına dönüştü.
Gazeteciliğin en temel refleksi meraktır.
Merak soru sordurur, cevap gerçeklerin ortaya çıkmasını sağlar.
Yeni tür gazetecilerimizin “merak” organları çalışmıyor.
İşte son örnek.
Saraya yeni bir uçak alındı. Gerçi “hediye” diyorlar ama ne fark eder, sonuçta hediye de olsa sarayın artık 450 milyon dolarlık bir Jumbo uçağı var.
Boeing 747 tipi dev uçak Erdoğan’lı ilk seferini geçen hafta Fransa’ya yaptı.
Yine seçilmiş gazeteciler dolduruldu uçağa.
Ancak ne gariptir ki bu gazetecimsi tiplerin biri bile ilk kez bindikleri bu yeni uçağı yazılarında konu etmediler.
Niye acaba?
Belli ki saray yetkilileri “Henüz yazılmasına gerek yok biz size ne zaman ne yazacağınızı söyleriz” dediler.
Talimat böyle olunca hiçbiri cesaret edip de yeni uçakla ilgili yazamıyor.
Yine anlaşıldığı kadarıyla kimse uçak konusunda soru da sormamış, soramamış.
Oysa o kadar çok soru var ki.
Örneğin uçağın hediye olup olmaması, alındıktan sonra yeni düzenleme yapılıp yapılmadığı, işleme ve yenileme maliyetinin ne olduğu, A340 gibi dev bir uçak varken buna neden gerek duyulduğu gibi konulara kimse girememiş.
Haydi onlar “tehlikeli” sorular, bari uçağın içi nasıl, neler ikram ediliyor, teknik olarak özellikleri neler bunları yazsalar.
Onlar da yok.
Fransa heyeti, uçağa binerken çekilen görüntüler de olmasa Erdoğan’ın yeni uçağını ilk kez kullandığını bile öğrenemeyeceğiz.

ŞAŞIRDIM

Zam şampiyonu dandik şemsiye olmuş


Geçen perşembe Vezneciler metro istasyonundan dışarı çıktım ki şiddetli bir yağmur var.
Laleli’ye kadar yürüyüp oradan tramvaya binmem gerek.
Kapı çıkışında bir şemsiyeci var.
Bu şemsiyeciler bana göre çağın pazarlamacıları.
Sattıkları aslında dandik bir şemsiye.
Ama çok iş görüyor.
Bir yıl öncesine kadar yağmur yağdığında mantar gibi ortalığı kaplayan bu şemsiyeciler şeffaf şemsiyeleri 5 liraya satardı.
Öyle ki alan yağmur bitince çöpe atardı, saklayan pek olmazdı.
Sonra bir anda 10 lira oldu.
Şimdi 20 liraya çıkmış.
Şemsiyeciye “Yok artık bu ne ya” dedim.
İşe bakın ki şemsiyeci tanımaz mı? “Valla Can abi” dedi “Biz de utanıyoruz ama inan para kazanmıyoruz, bunlar da ithal.”
Zam şampiyonu dandik şemsiyeyi bu kez atmaya kıyamadım, gün boyu taşıdım şimdi evde duruyor.

BUNU YAZMAK GEREK

Atatürk’ü sevdiğini söylüyorsan dindar olman hiç fark etmiyor


Hafta içinde Büyük Türkiye Partisi Genel Başkanı Haydar Baş’a çok yakın bir işadamıyla karşılaştım.
“Siz bilirsiniz” dedim “Haydar Baş’la ilgili yakalama kararı vardı. Nedir o iş?”
Hayli uzun zamandır tanıdığım iş adamı “Sormayın Can Bey” dedi “Bazen iyilik yapmak da başa bela oluyor” diye sürdürdü.
Merakla “Ne oldu ki?” sordum.
Bilenler hatırlar, TV ekranlarında bitkisel ilaçları anlatan Dr. Mustafa Eraslan vardı. Meğer bu ilaçların pazarlamasını Haydar Baş’ın kurduğu bir şirket yapıyormuş.
Bu kişi bazı sorumluluklarını yerine getirmeyince şirket pazarlama işine son vermiş.
Ardından Eraslan ticari bir alacak davası açmış.
Buraya kadar normal. Her işte bunlar yaşanabilir.
Ancak bu olayda gelişmeler farklı yürümüş.
Basit bir alacak davası olmasına rağmen “Haydar Baş aranıyor” diye medyaya bilgi sızdırılmış. Oysa sıradan bir mahkeme daveti.
Ardından davanın Haydar Baş lehine yürüdüğü anlaşılınca tepeden gelen bir emirle tüm mahkeme heyeti değişmiş.
Avukatın ciddi bir rakam telaffuz edip “Bu parayı ödeyin anlaşalım, biz mahkemeyi ayarladık” sözleri mahkeme kayıtlarına bile girdiği halde hiçbir işlem yapılmamış.
Haydar Baş’a yakın işadamı “Hocamızın muhalif tavrı biliniyor. Buna bir de Atatürk kitabı eklenince hedef tahtası yapıldı. İtibarı yok edilmek isteniyor” dedi.
Sahi, bu iktidar Atatürk’e sevgi gösteren kim olursa olsun, son derece dindar olsa bile hiç gözünün yaşına bakmıyor, yok etmek için her şeyi yapıyor galiba.

FIKRA GİBİ

Kızcağız ne yapsın kendine makam uydurmuş işte


Cumhurbaşkanı’nın eşine de “danışman” tahsis edilmiş.
Sümeyra Merve Kılınç isimli bu danışman kendine bir kartvizit bastırmış. Muhtemelen “Danışman olduk da, kartvizite kimin danışmanı yazacağım” diye düşünmüş.

kartvizit-danisman

Aslında Emine Hanım First Lady Türkçesiyle “İlk kadın” ama herhalde “İlk kadın danışmanı yazmak olmaz” demiş. Çareyi bulmuş; Nasıl olsa herkes Emine Hanım’a “Hanımefendi” diye hitap ediyor. O da “Hanımefendi Danışmanı” yazmış unvan olarak. Hanımefendi danışmanı bu kızımızın son eylemi, “Atatürk ilah değildir” kampanyasına katılarak “Ben de suç işliyorum” demesi. Sanki Atatürk’e ilah diyen varmış gibi böyle bir kampanya açılmıştı sosyal medya üzerinden, ama neyse ki kendileri bile çok aptalca buldular ki çabuk söndü gitti.
Bu arada art niyetim yok tamamen meraktan soruyorum, hanımefendi danışmanı olunca maaşını kim ödeyecek? Devlette böyle bir kadro ve ödeme kalemi var mı?

YENİ ÖĞRENDİM

Milli Piyango yılbaşında 17 milyon 301 bin lira eksik ikramiye verecek


Milli Piyango yılbaşı büyük ikramiye miktarını açıkladı.
Bu yıl büyük ikramiye 70 milyon lira olmuş.
Geçen yıl bu rakam 60 milyondu.
70 milyon elbette insana feleğini şaşırtacak kadar büyük.
Ancak geçen yılla bu yılın ikramiyesini “dolar bazında” hesaplarsak Milli Piyango biraz cimrilik yapmış gibi görünüyor.
Çünkü geçen yılın ikramiyesi 1 Ocak dolar kuru üzerinden hesapladığımızda 15 milyon 873 milyon dolar ediyordu. Geçen yılbaşında bir dolar 3.78 liraydı.
Yılbaşında ne olacağını henüz bilemiyoruz tabii ama şu anda dolar 5.5 lirada tutunmaya çalışıyor.
Bu durumda 70 milyon lira 12 milyon 727 milyon dolar ediyor.
Milli Piyango, dolar bazında geçen yıla oranla 3 milyon dolar eksik ikramiye vermiş olacak.
Yani bu hesapla bu yılın büyük ikramiyenin 87 milyon 300 bin lira olması gerekiyor.
NOT: Bu yazı biraz eğlenelim diye yazıldı. Yoksa ekonominin ne kadar kötü hale geldiğini bir de Milli Piyango üzerinden göstermeye çalışmıyorum. Tabii “Sen istemesen de ekonominin ne hale geldiği ikramiyeden bile anlaşılıyor” diyenlere de bir şey diyemem.

plusbanner2x