Korkusuz
Ümit Zileli

Bunlar Atatürk’ün kitabını bile yazar valla!..

AKP’nin Meclis Başkanı adayı yine İsmail Kahraman oldu...
İşaret edildiğine göre AKP’li Atatürkçü vekillerin oylarıyla atanması, pardon seçilmesi kesindir. Hakkında “metal yorgunu” filan gibi tevatürler dolaşıyordu, ancak sıkı Atatürkçü olduğundan hiç şüphe yoktur!.. Ehh, devir de “Atatürk’e sığınma” dönemi olduğuna göre İsmail Bey gönlünün çektiği şekilde Atatürkçülük yapabilir!..
Mesela geçen dönem “Abdülhamit Sempozyumu” düzenlemişti. Artık bu dönem “İngiliz Malaya Zırhlısı ile İstanbul’dan tüyen Vahdettin Sempozyumu”, “Atatürk’ün idam fetvasını veren, ‘Allah’ım beni Türklükten azat et’ diye yalvaran Mustafa Sabri Çalıştayı”, “Sevr Antlaşması’nın baş takipçisi Sadrazam Damat Ferit haftası” gibi Atatürkçü etkinlikler düzenleyerek tüm Atatürkçü AKP’li “en büyük Türk büyükleri ile” biz sade Atatürk sevdalılarının göğsünü gururla şişirecektir, eminim!..
İsmail Bey’in “Misak-ı Milli sınırlarına hapsolduk”, “Lozan’da milyonlarca hektar toprak kaybettik” türünden Cumhuriyetçi söylemlerini herhalde anımsarsınız... Önümüzdeki dönem için kendisine naçizane bir kaç öneri sunabilirim:
- Lozan’ın Tacı olarak nitelenen Montrö masalı... Sadabat ve Balkan Paktları kepazeliği... Ah Musul, vah Kerkük...
Bilmem beğenir mi? Aslına bakarsanız Atatürk’ü “gayet Atatürkçü” açıdan anlatan Lord Kinros’un “Atatürk”, Armstrong’un “Bozkurt” kitapları için okuma günleri de epey ilgi toplayabilir... Rıza Nur’un hatıralarını da unutmayalım...
- Bulmakta zorlanırsa en Atatürkçü Akit yazarı Abdurrahman Dilipak’tan temin edebilir!..
Bunları yaptıktan sonra dönemin sonunda yepyeni, kuşe kağıda bir “Atatürk” eseri de ortaya çıkabilir yani...

Ortalığı bulandıran densizler!


AKP, zirveden başlayarak ilçe yönetimlerine kadar inanılmaz bir Atatürk sevgisine gark olmuşken, bu “şahane rüyayı” berhava etmeye, “projeyi bozmaya” çalışan bir takım zevat da oldu tabii!..
Mesela bir Karar gazetesi yazarı çıktı, o kadar emeği çöpe atan, küçümseyen bir tavırla ne dese beğenirsiniz?
- Tatmin olmadım, olmuyorum, olmayacağım!..
Hadi bakalım, buyurun buradan yakın!.. Birader bi dur bakalım, filmin sonunu seyret değil mi ya... Ama hayır, ille taş koyacak!.. Aynı gazetenin Hürriyet’ten gelme yazarı da ne kadar Atatürkçü olduğunu iftiharla anlatan FETÖ’den dönme Hüseyin Gülerce’ye takmış; sana ne kardeşim, bırak dönsün, zaten deneyimli, sana ne oluyor?. Bakın nasıl da azarlamış Atatürkçü eski FETÖ’cüyü:
- Sen paralelin önde gideniydin, Atatürkçülük taslamadan önce bir daha düşün!..
Şu paylamadaki küçümsemeye bakar mısınız?.. Gülerce bu, durur mu, hemen yapıştırdı cevabı; yıllar önce yazdığı iki “Atatürk” yazısını poker masasına şaak diye açılan kare as misali ortaya çıkardı ve “var mı senin böyle bir tane yazın, koçum?” diye meydan okudu. Şimdi Akif Beki düşünsün!..
AKP milletvekili Mehmet Metiner’de Star’da yazdığı baştan aşağı “Atatürk” dolu yazısında yurtdışında yaşayan Prof. titri olan bir Atatürk düşmanının haddini aşarak Cumhurbaşkanı’nı eleştirmesine çok kızmış şu sözlerine ateş püskürmüş:
- Atatürk iddia ettiğin gibi milletin ortak değeri değildir. Cesaretin varsa Atatürk’ü Koruma Kanunu’nu kaldır da görelim!..
Metiner, “Hadsiz ve densiz” diye nitelendirdiği bu saldırıya karşı “O laftan anlamaz zata söyleyecek çok sözümüz var ama şimdilik kalsın” demiş!.. O laftan anlamaz kim mi? Rotterdam İslam Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akgündüz!..
Metiner’in o kadar uzağa gitmesine gerek yoktu; burnunun dibinde mebzul miktarda mevcut zaten!..

Gezi’ye düşman, dini bütün subay adayı aranıyor!..


AKP’nin 100 bin Atatürk posteri bastırıp, Anıtkabir’e otobüs seferleri düzenlediği zaman diliminde yaşanan iki olayı dikkatinize sunuyorum:
Bir Yargıtay üyesi, üstelik Hukuk Genel Kurulu Başkan adayı A.Y. isimli muhterem 10 Kasım’la ilgili bir mesaj paylaştı. Başlığı şöyleydi:
- Zorunlu ibadete hayır!
Zorunlu ibadet dediği, milyonlarca insanın Ata’sına saygı sunmak için Anıtkabir’e akması! Ama bu muhterem, bunu gözlerden saklamak için cingözce bir yola başvurup resmi kurum ve kuruluşları temsil edenleri hedef aldı:
- Bir yandan (haklı olarak) zorunlu din derslerine karşı çıkarlarken, diğer yandan resmi kurum ve kuruluşları temsil makamında olanlar yönünden Anıtkabir törenlerini bir nevi zorunlu ibadet haline getirerek insanları Kemalizm dininin münafıklık safına itmenin hazzını yaşayarak, ardından ti’ye alıp makaraya sardılar!...
Yargının en tepesinde yer alan bu zat, devletin en tepesinden başlayarak makam sahiplerini “sahtekarlıkla” suçluyor, yoksa ben mi yanlış anlıyorum; çünkü Türkçesi berbat!.. Kemalizm için de “Din” ifadesini kullanan bu kişi tepki büyük olunca mesajı hemen sildi tabii!..
Yine aynı süreç içinde muvazzaf subaylık için başvuran adaylara şu soruların sorulduğu ortaya çıktı:
- Gezi olayları hakkında ne düşünüyorsun? Sence Berkin Elvan ekmek almaya giderken mi öldü?..
- Kuran’ı Kerim okur musun? En uzun ve en kısa sureler hangileridir? Kevser suresinin önemi nedir?
Sınava katılan ve elenenlerin iddiaları gerçekten trajik!.. Mesela Gezi olaylarında ölenlere üzüldüğünü söyleyen bir aday diğer tüm soruları bilmesine karşın elendi!..
Gördüğünüz üzere iktidarın Atatürkçü atılımlarının ardı arkası kesilmiyor!.. Artarak süreceği konusunda hiç kuşkum yok. Arkadaşlar söylüyorum size:
- Bunlar Atatürk’ün kitabını bile yazarlar, o kadar yani!..