Korkusuz
Can Ataklı

Beyinler yumuşatıldı zamlar salınabilir artık

ACAİP YAZILAR

Beyinler yumuşatıldı zamlar salınabilir artık


Oyunu AKP’ye veriyor olsa da milyonlarca vatandaş son derece saf ve halis duygular içinde gerçekten dünyaya karşı dik durduğumuza, Amerika’ya boyun eğmediğimize, herkesin bizi batırmak için bir yerlerini yırtarcasına çabaladığı halde bizi yıkamadığına inanıyor.
“Can Bey” diyor örneğin bir vatandaş mesajında “Evet haklısınız, Dolar 7 lirayı bile geçti, ama hükümetimizin dik duruşu sayesinde tekrar 6 liranın altına düşmedi mi?”
Ne diyeyim?
Öyle zannediyor.
Hiçbir çıkarı yok, elinde avucunda dövizi de yok. Olsa zaten götürüp bozduracak.
Tıpkı tankın egzozuna fanilasını tıkayarak darbeyi önlediğini sananlar gibi o da Amerika’nın dolar darbesini durdurduğuna inanıyor.
Yüreğindeki memleket sevgisiyle ellerindeki tomar tomar dolarları bozdurmak için döviz büfelerine koşanlara “nereden buldun bu kadar yabancı parayı, nereden kazandın, neden bankada yani ekonomik sistemin içinde değil de evinde duruyor bu paralar?” diye de sormuyor.
İki yıl önce yine aynı “reis” tarafından yapılan çağrı ile yastık altındaki dövizler satıldığı halde geçen iki yıl içinde nasıl olup da yine evlerde bu kadar para toplandığını da merak etmiyor.
2016’daki krizden sonra ucuzlatılan dolarları kapıp bugün tam iki katına satarak servetlerine servet katanların “Dik durarak Amerikan emperyalizmine ağır bir ders verdiği” düşüncesinde o saf vatandaşım.
Oysa farkında bile değil ki, beyni yumuşatıldı, her şeyi kabul edecek kıvama getirildi.
Şimdi sıra “sarayın dik durarak önlediği darbenin etkilerini yok etmek için her türlü fedakarlığı” yapmaya geldi.
Beceriksiz, bilgisiz ve çıkarcı bir zihniyetin berbat ettiği ekonominin faturası saf, temiz, namuslu ve duygusal millet tarafından ödenecek.
Artık zamlar salınabilir. İğneden ipliğe her şeye zam yapılabilir.
Halk acı reçeteye razı.
O artık faturayı ödemek için gönüllü.
Çünkü kefen parasını bozdurup Amerikan emperyalizmini yendi.

KOMİK

Yeni duvar yazılarımız


Mizah yazarı İbrahim Ormancı’dan gelen yeni aforizmalardan bir demeti sizler için seçtim;
Dolar bozdurup dekont getirene hediyeler yağıyormuş. Eeee bende dolar yok. Hediye kazanmam için gidip ille de dolar mı almam lazım şimdi?

* * *

Kiminiz aynı gemide, kiminiz ayrı gemide. Bense Mars’a giden uzay gemisinde olmak istiyorum. Gidip de dönmeyesim var!

* * *

Çeyrek altın 410 lirayı geçince ne yapıyoruz? Düğünlerde, takı töreninde sükut ediyoruz.  “Söz gümüşse sükut altındır” demiş atalarımız ya. Çaktınız mı şimdi köfteyi?

* * *

Yandaş kanalları izlerken neden televizyona “aptal kutusu” dendiğine şahsen hak veriyorum.

* * *

Amerikan mallarını boykot ediyoruz ya. Öneriyorum kimse öyle Amerikan rüyası falan görmesin!

* * *

Eşime gaza gelip “Trump Efendi’ye inat yastık altındaki dolarları bozalım hanım” dedim. “Sen çok içmişsin herhalde. Ne doları?” diye beni yatak odasından attı.

* * *

Kurt kocayınca sosyal medyanın maskarası oluyor artık.

* * *

Kendisini kovan patronuna “Sen kovmadın ben istifa ettim” diyen gururlu elemana patron “Seni kovmadım şaka yaptım” derse hala istifa kararında inat eder mi? Hiç sanmıyorum.

* * *

Alımlı bir kızdı. Gitti futbolcu oldu. Şimdi aynı zamanda çalımlı kız.

* * *

Bir kızı bin kişi ister bir kişiye varır. Sonra ondan ayrılır bir başkasına daha varır. Maksat bin kişinin de gönlü olsun yani!..

* * *

Yıllardır kendimle küsüm. Barışacağım barışmasına ama ilk hareketi karşı taraftan bekliyorum.

* * *

Bu sıcaklarda her yol Roma dondurmacısına çıkıyor vallahi!

* * *

İki felsefeci birbirlerine kinlenmiş. KANT DAVASI.

* * *

Tam oğlana İPhone alma sözüm vardı. “Oğlum şimdi sana İPhone alırsam bana vatan haini derler neme lazım” diye sıyırdım.

* * *

Nazar etme ne olur. Yandaş ol senin de olur.

* * *

Övünmek gibi olmasın benim tespitimdir. Bazı insanlar kendini aşacağına, sürekli haddini aşarlar.

ÇOK GÜLDÜM

Bu pazarın fıkraları


Keyifli bir pazar dileklerimle sizlere Yıldırım Tuna’dan gelen üç fıkrayı sunuyorum...

Gelirdim ama

Yarış atı sahibi hayli ümit bağladığı Eyalet Yarışı’nda dünya paralar saçıp en ünlü jokeyle de anlaşmış. Ama tembel atı uzak ara sonuncu gelince varış çizgisine kadar gidip atın gelmesini beklemiş. Jokeye ateş püskürerek, “Daha hızlı gelemez miydiniz?” diye çıkışmış.
“Kesin daha hızlı gelebilirdim efendim” diye cevap vermiş jokey saygıyla, “Ama yarış kurallarına göre diskalifiye olmamak için atınızın üzerinde oturuyor olmam lazımdı.”

Biz ne bilelim?

Çok güzel bir kadın ufak bir operasyon için hastaneye yatmış, ameliyat saati gelince çırılçıplak soymuşlar, tekerlekli bir sedyeyle odasından almışlar, asansörle aşağı indirip ameliyathanenin önündeki koridorda üzerine hiçbir şey örtmeden bırakmışlar.
Biraz sonra beyaz önlüklü genç bir adam gelmiş, kadının çıplak vücudunu uzun uzun incelemiş, biraz sonra gidip yine beyaz önlüklü diğer iki arkadaşı ile geri dönmüş, birlikte üçü yakından incelemeye başlamışlar, dördüncü arkadaşları da onlara katılınca kız dayanamamış, “Eeee, beyler” demiş, “Şu ameliyat ne zaman başlayacak?”
İçlerinden biri “Biz bilemeyiz abla” demiş içlerinden biri, “Bizler boyacıyız!”

Cahil Orkestra Şefi


Orkestra üyeleri yeni atanan orkestra şefini “Müzikten zerre kadar anlamıyor” diye benimseyememişler. Karşılıklı gerilen sinirler ilk konserde patlamış. Şefin hareketlerine sinir olan davulcu çalınmakta olan eserin tam ortasında dayanamayıp elindeki tokmakla davula gelişi güzel bam, bam, bam vurmuş da vurmuş.
Müzik birden durmuş. Orkestra şefi elindeki çubuğu yere fırlatmış, “Kim yaptı bunu?” demiş köpürerek, “Kim yaptı ha? Söyleyin.. Hanginiz?”

plusbanner2x