Korkusuz

Ayrılığın hediyesi

Ayrılığın hediyesi
BEŞİKTAŞ’I kim bu hale getirdi diye
sorsam, suçlu ayağa kalkmaz...
Her gün bir futbolcuyu gönderme
haberleri yapılırken, sesi soluğu çıkmayanlar,
takımın kimyasıyla, ruhuyla oynayanlar,
hocanın motivasyonunu bozanlar “Biz
suçluyuz” deme cesareti gösteremez...
Akşam pazarı misali transfer sezonu
kapanırken kadroya katılan oyuncular, üç
kuruş para için takımın can simidi satılan
oyuncular, Beşiktaş’ın zaten yorgun ayaklarına
pranga vurdu...
Daha geçen sezon oynanırken gönderilecekleri
dillendirilen ancak bir türlü
gönderilemeyen futbolculardan medet ummak,
yönetimin en büyük yanlışı olurken,
hocanın da elini kolunu bağladı...
‘Vida’ya Avrupa’nın birçok kulübünden
teklif var, Adriano ve Quaresma’ya Çin
kulüpleri talip, Tolgay’ı Fenerbahçe, Oğuzhan’ı
Galatasaray istiyor, Babel yuvadan
uçuyor, Love ülkesine dönüyor, Pektemek’e
kendine kulüp bul, Lens pişmanlığı’ söylemleri
ile boşa geçen bir ilk yarı...
Ve bu oyuncularla şampiyonluğu kovalamaya
çalışmak...
Bir de her maçtan sonra klişeleşen Şenol
Güneş sözleri...
Allah’tan ilk yarı bitti de daha acı şeyler
yaşamaya ara verdi Beşiktaş taraftarı...
Son Kasımpaşa bozgununu izlerken
Ahmet Kaya geldi aklıma, şöyle bir daldım
gittim; bu maçın şarkısı “Bu da benim sana
AYRILIRKEN HEDİYEM OLSUN” olamaz
dedim...
Anlayana...