Korkusuz
Ümit Zileli

Atı alan yine Üsküdar’ı geçiyor eyy millet!..

Bu kadar cingözlük artık midemi bulandırıyor  eyy millet!..
Bu memleketi 17 aydır Olağanüstü hal ile yöneten, bu sürede tam 30 Kanun Hükmünde Kararname (KHK) çıkaran iktidar, son iki KHK’dan 669 sayılı olanında aynen şöyle diyordu:
-Resmi bir sıfat taşıyıp taşımadıklarına veya resmi bir görevi yerine getirip getirmediklerine bakılmaksızın 15/7/2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında hareket eden kişiler hakkında hukuki, idari, mali ve cezai sorumluluk doğmaz.
İşte bu kadar! Tabii ki büyük tepki doğdu; iktidarın “paramiliter” yani yarı askeri örgütlere, “iktidar yanlısı eli silahlı sivil oluşumlara”, elinde silah “öl de ölelim, vur de vuralım” çığlıkları atan gözü dönmüş faşist mafya bozuntularına yol açtığı, en ufak protesto gösterilerinin bile artık “darbe”, “terör” diye vasıflandırılıp saldırıya açık hale getirildiği, insanların sokaklarda boğazlaşabileceği, bu ülkenin önde gelen hukukçuları, siyasetçileri, sivil toplum örgütleri tarafından iktidara ve halka anlatıldı...
Peki ne oldu?.. iktidarın sözcüleri “hayır, bu yalnızca 15/16 Temmuz 2016’yı kapsıyor” deyip, çıktı işin içinden!.. Kazın ayağının hiç de öyle olmadığı zaten KHK metnindeki “bunların devamı niteliğindeki eylemler” sözcüklerinde gayet açık bir şekilde görülüyordu, görülmesine ancak iktidarın “gerçek niyetini” gözler önüne yine bir iktidar yanlısı Burhan Kuzu serdi, iyi mi!.. Anayasa profesörü sıfatlı muhterem, dün sabaha karşı sosyal medya hesabından şu mesajı paylaştı:
-696 sayılı KHK ile “terör olaylarını önleyen sivillere yargı muafiyeti” getirdik. İşin özeti şu: 15 Temmuz benzeri bir darbe veya terör saldırısı gerçekleşirse, bu ihanete müdahale edecek vatandaşlarımız kanuni olarak koruma altına alınacak.
Kendisini tebrik ediyorum, ben de aynen böyle anlamıştım zaten!..

Artık ne deseniz boş!..


Burhan Bey, attığı mesajın vahametini, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün uyarısı üzerine fark edip her zamanki gibi çark etti, “demokrasiye sahip çıkmak” gibi bir şeyler geveledi ancak ok yaydan çıkmıştı bir kere!..
Ellerinde otomatik silahlarla, “RTE” şeklinde dizilmiş mermilerle sosyal medyayı istila edenler bakın bakalım neler yazdılar... Önder Alparslan ismiyle atılan mesaj özellikle görülmeye değer:
-Yeni KHK ile millete, devlete ayaklananı gebertme hakkını verdi devlet. Allah razı olsun devletimiz daim olsun... ( şimdi g.tü yiyeni sokağa alalım)
Nasıl, beğendiniz mi; iktidarın çıkardığı KHK hem de anında nasıl yorumlanıyor, gördünüz, anladınız mı?!.
Devam edelim ve görelim eli silahlı, milis kılıklı tipler KHK’dan nasıl da mutlu olmuş; işte Emin Canpolat isimli mesaj:
-Bizimle hareket eden kardeşlerimize duyurumuzdur; Vatan için, bayrak için, Erdoğan için SİLAHLANIN!
Bu da “Savunma alanında, her şeyimizi kendimiz yapmadan bize huzurlu bir uyku yok” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yanıt olarak Muhammet Safi isimli kişinin mesajı:
-Her eve bir otomatik tüfek ve 1000 mermi projesi şart!..
Örnek çok ancak iktidarın çıkardığı KHK’nın hangi algıyı yarattığını göstermesi açısından gayet yeterli zannımca!.. Zaten ilk verdiğim örnekteki kişi gayet anlaşılır bir şekilde açıklamış:
-Şimdi g.tü yiyeni sokağa alalım!..

Bunu kabile devleti bile yapmaz!..


Şimdi size, hepinize, hepimize soruyorum:
İktidar sözcüleri, “evet biraz karışık olmuş, amacımızı tam anlatamamışız. Değiştiriyoruz” hatta “geri çekiyoruz” deseler örneğin ne olacak?..
Ben size söyleyeyim; hiçbir şey olmayacak. Olan oldu zaten, istenen mesaj verildi, istenen algı yaratıldı!.. Sosyal medyada dolaşan savaş çığlıkları, “hadi buyurun sokağa” hezeyanları mesajın gayet net biçimde alındığını gösteriyor!.. Bakın eski Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Yargıcı Rıza Türmen ne diyor:
-İlk çağlarda bir doğal yaşam durumu vardı. Bu durumda herkes birbirini öldürüyordu, herkes birbirinin kurduydu. Hiç kimsenin güvencesi yoktu. Güvence sağlamak için aralarında sözleşme yaptılar ve devlete yetkiler verdiler birbirlerini öldürmemek için!..
Geldiğimiz nokta ilkel çağların gerisinde maalesef!.. Bin yıllar sonra bir kabile devletinin bile ardında yer almış vaziyetteyiz!..
Peki niçin, neden böylesine nefreti körükleyen, insanları iyice düşmanlaştıracak bir KHK çıkarıldı?.. Kerem Çalışkan bunun yanıtını OdaTV sitesindeki yazısında şöyle veriyor:
-Erdoğan 2019 seçimini de sokağa süreceği silahlı sivillerle garantiye alıyor... Hani birileri “Seçimi kaybettin” derse diye!.. 2019 seçiminin sonucu da son KHK ile belli ki sandıkta değil, sokakta belirlenecek...
Tüyler ürpertici değil mi?!. 16 Nisan Referandumu sonuçları YSK marifetiyle dönüşüm geçirdiğinde ve sonuçlar açıklandığında Saray ne demişti anımsıyor musunuz?
-Atı alan Üsküdar’ı geçti!..
Uyan eyy millet; atı alan bir kez daha Üsküdar’ı geçiyor... Çoluk çocuğunun geleceğini, ülkenin birliğini bütünlüğünü terkisine atmış geçiyor...
-Uyan artık eyy halkım!..