Korkusuz
Ümit Zileli

“Ateşle oynuyor!”

ABD, Suriye’yi yeniden kanlı bir savaşın içine yuvarlayacak fitili ateşledi ve getirip Türkiye’nin önüne attı!..
Üstelik bu kez müttefik suretinde değil, düpedüz düşman olarak!.. Sözde “sınırda devriye güçleri” kurulmasına öncülük ediyormuş havasında tepeden tırnağa silahlı, ağır silahları da bulunan 30 bin kişilik bir ordu sözünü ettiği... Peki kimlerden oluşacak bu ordu?
-Ağırlıklı olarak PYD güçlerinden tabii!..
Yani PKK’dan!.. Bu durum Türkiye’yi, Rusya’yı, İran’ı ve tabii Esad rejimini ayağa kaldırdı... Ancak sınır boyunda yani burnunun dibinde ve de Amerikan desteğinde böylesine bir gücün tehdidi altında yaşamak, düpedüz Türkiye’nin yaşamsal çıkarlarını ilgilendirdiği için, ABD’nin bu kararının öncelikle Türkiye’yi hedef aldığı da tüm açıklığı ile ortada!..
ABD, bu karara karşı Türkiye’nin tüm gücüyle ayağa kalkacağını, bunu engellemeye yönelik her türlü önleme başvuracağını bilmez mi?.. Nitekim öyle de oldu; Cumhurbaşkanı Erdoğan 30 bin kişilik sınır ordusu için aynen şöyle dedi:
-Daha doğmadan boğarız!..
Rusya’nın “neler oluyor?” tarzında çıkışı da Türkiye’nin elini biraz olsun rahatlattı denebilir. Ancak yanıt ABD yerine İngiltere’nin en ünlü gazetelerinden The Times’tan geldi; Üstelik ağır bir tehdit havasında:
-Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’de ateşle oynuyor!..

“ABD ile karşı karşıya kalırsın!”


Muhafazakar kimlikli, ABD taraftarı gazete, “akıl vermeye” soyunan üslubu ile Türkiye’ye NATO üyesi olduğunu hatırlatarak şöyle seslendi:
-Türkiye bir NATO üyesi olarak Ortadoğu’daki amaçlarını gerçekleştirmek istiyorsa müttefiklerinin güvenini tazelemesi daha çok başarı getirecektir. Sözünü ettiği operasyonu gerçekleştirdiği takdirde ise iki müttefik olan Türkiye ve ABD karşı karşıya gelecektir!..
Nasıl tehdit ama! Aslında bir elinde “güven tazele” yani bölgesel ittifaklarla uğraşma şekeri, diğer elinde ise ABD ile savaş tehdidi demek daha yerinde sanırım!..
The Times, tamamen ABD ağzıyla kaleme alındığı anlaşılan makalede, “eski militan” olarak paye verdiği PKK’lı teröristleri Suriye sınırının koruyucusu olarak eğitmenin bölücülüğe ya da Türkiye karşıtı şiddete bir davetiye değil; ancak onların federal bir Suriye’ye entegre olmaları için ilk adım olduğunu da savundu!..
İşte “zurnanın zırt dediği” yer de tam burası:
-Federal Suriye!..
Diğer bir deyişle, ABD desteğinde şimdilik sınırımız boyunca 600 kilometre uzunluğunda bir alanı kontrol eden PKK’nın, aynı destekle buralara iyice yerleşmesi ve kurulacak yeni devletin ilk aşamasını tamamlaması!..
Türkiye’nin böyle bir duruma sessiz kalması, kafasını celladın bıçağına uzatmış koyun misali biçare beklemesi tabii ki mümkün değil... Ancak ülkeyi yönetenlerin ve tabii ki askeri kanadın, Türkiye’nin gücünü, karşısındaki emperyalist devletin gücünü iyi hesaplayıp kartlarını ona göre oynamalı!..
-Karşınızdaki devlet, 1945’ten bu yana dünyanın dört köşesini kan ve ateşe boğan Amerika Birleşik Devletleri!..

Türkiye’nin çözümü: Bölgesel ittifak!..


ABD’nin gücüne gelince...
Öncelikle hem nükleer hem de geleneksel silah yarışında ilk sırada yer alan Amerika, kendisinden sonra silahlanma yarışındaki 9 ülkenin toplam silah gücünü bile geçiyor!.. Türkiye’nin yıllık toplam geliri üç aşağı beş yukarı 800 milyar dolar civarında... ABD’nin yalnızca silah harcaması geçen yıl bu rakama eşitti; bu yıl 1 trilyon dolar olacağı öngörülüyor!.. Dünya çapında yayılmış askeri üsleri ve 255 bine ulaşan asker gücü de cabası!..
Bu durumda Türkiye’nin yapması gereken şey, ölümcül Suriye politikasının ardından akılcı bir şekilde yaptığı Türkiye-Rusya-İran bölgesel ittifakını daha da sıkılaştırmak, ancak bu ittifaka Suriye’yi de dahil etmek!.. Türkiye’yi yönetenlerin ebedi dostluk ya da ebedi düşmanlık diye bir mantığın olamayacağını sokaktaki yurttaştan çok daha iyi bilmeleri gerekiyor!.. Eğer bir askeri operasyon yapılacaksa bu ülkelerle koordineli olarak yapılmalı, akılcı yol budur...
Afrin ile ilgili operasyon söylemlerinin ise orada kontrolü elinde tutan Rusya ile görüşülüp, uzlaşılıp açıklandığını varsayıyorum!.. Böylesine büyük bir tehdit altında olan Türkiye’nin iki ayrı cephede iki ayrı emperyal güçle mücadele etmeyi düşünmenin adeta bir intihar olacağını bilmem gibi!..
-Umarım, iç politikada kazanmak uğruna Türkiye bir felakete sürüklenmiyordur!..
Böylesine bir felaketin altından ne en büyük Türk büyükleri ne de bu ülke kalkabilir!..